Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
- With her heart pounding, she opened the door.
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
- The two people were shaking hands heartily as if they had not seen each other for years.
Tom altın yüreklidir.
- Tom has a heart of gold.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.
- Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Şimdi cesaretini kaybetme.
- Don't lose heart now.
Bende korkunç mide yanması var.
- I have horrible heartburn.
Bu, korkaklara göre değil.
- It's not for the faint of heart.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
I heart you (I love you).
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
- But love can break your heart.
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
- Open your heart; write beautiful love sentences!