Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
- You are living a dream, and the dream is about to end.
Öyle sona ermek zorunda değil.
- It doesn't have to end like that.
Sami kendi hayatına son vermek istedi.
- Sami wanted to end his life.
Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.
- Scientists are working hard to put an end to AIDS.
Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu.
- Japan wanted to end any Russian threat to Korea.
Fadıl evliliği sona erdirmek istedi.
- Fadil wanted to end the marriage.
Dersin bitimine kadar sadece on dakika var.
- There are only 10 minutes left until the end of the lesson.
Dersin bitimine 10 dakika kaldı.
- 10 minutes remained until the end of the lesson.
Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
- Life never ends but earthly life does.
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
- He tried to kill himself but it ended in failure.
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.
- He bored me with his endless tales.
Hastane inşaatı bitmek üzere.
- The construction of the hospital is about to end.