Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Tarlalarda çalışıyorlar.
- They work in the fields.
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
- Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
- Hundreds of fields were submerged in the flood.
Saha gezisini çok eğitici buldum.
- I found the field trip very educational.
Sahada yeşil çim var.
- There is green grass on the field.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
O benim çalışma alanım değil.
- That is not my field of work.
Benim çalışma alanım dilbilimdir.
- My field of study is linguistics.
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Canım kırlarda dans etmek istiyor.
- I feel like dancing in the fields.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Bu yazar, birliklerle birlikte arazide birkaç yıl geçirdi
- This writer spent several years in the field with the troops.
Yıldızlar sessiz arazilerin üstünde parlıyordu.
- The stars were shining over the silent fields.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
Ana çalışma alanınız nedir?
- What's your major field of study?
Siyah insanlar pamuk tarlalarında çalışmak için zorlandılar.
- Black people were compelled to work in cotton fields.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... So we are collecting such kind of data on the field, as well ...
... miles of copper wire on the high school football field. ...