Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you believe global warming is the result of human actions?
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
- We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
Bu çok nazik bir davranıştı.
- That was a very kind act.
İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.
- Go to work, send your kids to school. Follow fashion, act normal, walk on the pavements, watch TV. Save for your old age. Obey the law. Repeat with me: I am free.
Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
- According to Newton's Third Law of Motion Every action has an equal and opposite reaction.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.
- One of them is an actor, who is going to pretend to murder someone.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
1862'de Kongre Homstead Yasasını geçirmişti.
- In 1862, Congress had passed the Homestead Act.
Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.
- The strong yen is acting against Japan's export industry.
Son günlerde tuhaf davranmaktaydı.
- She's been acting odd lately.
O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
- He became the finest actor on the American stage.
Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
- Jane saw the students acting well on the stage.
Filmde oynamak ister misin?
- Do you want to act in a movie?
Hastalık uydurmak anlamsızdır.
- It's futile to feign illness.
Tom kayıtsızlık numarası yapmaya çalıştı.
- Tom tried to feign indifference.
Hastanın hasta numarası yapmadığını nasıl biliyorsunuz?
- How do you know that the patient is not feigning illness?
He acted the angry parent, but was secretly amused.
Jessica feigned the fact that she had not done her homework.