Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım.
- I had to bite my lip to prevent myself from laughing.
Aslan tavşanı bir lokmada yedi.
- The lion ate the rabbit in one bite.
Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
- It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.
- Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.
Bir sürü sivrisinek ısırıklarım var.
- I got a lot of mosquito bites.
Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom had to bite the bullet.
Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.
- When I bite down, this tooth hurts.
Havlayan köpek ısırmaz.
- Barking dogs seldom bite.
Havlayan köpek ısırmaz.
- His bark is worse than his bite.