to exhibit younging

listen to the pronunciation of to exhibit younging
Englisch - Türkisch

Definition von to exhibit younging im Englisch Türkisch wörterbuch

young
yavru/genç
young
taze/genç
young
çocuk olan
young
tüysüz
young
{s} körpe. i
young
gençten
young
körpe
young
yeni

Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar. - Young animals adapt quickly to a new environment.

Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar. - Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.

young
taze
young
gençler

Onun CD'leri gençler tarafından satın alınmıyor. - Her CDs are not bought by young people.

Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir. - It can be dangerous for young people to ride motorcycles.

young
(hayvan) yavru
young
gençlik

Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm. - I thought that as well, in my younger days.

Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı. - Your story reminded me of my younger days.

young
{s} genç

O sağlam genç bir adam. - He is a robust young man.

O genç mi? Evet, genç. - Is she young? Yes, she is.

young
(sıfat) genç, küçük, acemi, yeni
young
{i} yavru

Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var. - Kangaroos have a strange method of carrying their young.

Bazı hayvanlar yavrularını yerler. - Some animals eat their young.

young
{i} küçük

Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi. - Lucy's mother told her to take care of her younger sister.

O, benden beş yaş küçük. - He is five years younger than me.

Englisch - Englisch
young
to exhibit younging
Favoriten