to excercise this faculty intentionally; to listen to

listen to the pronunciation of to excercise this faculty intentionally; to listen to
Englisch - Türkisch

Definition von to excercise this faculty intentionally; to listen to im Englisch Türkisch wörterbuch

hear
{f} duymak

O, onu duymaktan mutlu olurdu. - He would be glad to hear that.

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor. - It makes my head swim to hear you say that.

hear
işitmek

Tom işitmekte zorluk çekiyor. - Tom has a hard time hearing.

Daha fazla özürler işitmek istemiyorum. - I don't want to hear any more excuses.

hear
{f} ifadesini almak
hear
{f} dinlemek

Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim. - I could hardly wait to hear the news.

Onu dinlemekten bıktım. - I'm sick of hearing it.

hear
{f} öğrenmek

Tüm yapmanız gereken bu cümleyi ezbere öğrenmek. - All you have to do is to learn this sentence by heart.

Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum. - I've heard French is a difficult language to learn.

hear
(Kanun) muhakeme etmek
hear
işit

Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor. - Hearing this song after so long really brings back the old times.

Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın. - Leave your message after hearing the beep.

hear
{f} (heard)
hear
{f} sorguya çekmek, ifadesini almak. Hear! Hear! İng
hear
yargılamak
hear
dikkatle dinlemek
hear
haber almak

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I am looking forward to hearing from you soon.

Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum. - I've been looking forward to hearing from you for weeks.

hear
(fiil) duymak, işitmek, dinlemek, kulak vermek, ifadesini almak, haber almak, mektup almak, öğrenmek, onaylamak
hear
{f} kulak vermek
Englisch - Englisch
hear

Agayne there was dissencion amonge the iewes for these sayinges, and many of them sayd: He hath the devyll, and is madde: why heare ye hym?.

to excercise this faculty intentionally; to listen to
Favoriten