Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...
- Except that the one who sent me to baptize with water told me...
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.
- No one came yesterday except Tom and Mary.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice except to accept the consequences.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
- Nothing could be done, except wait.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Sir,’ seyde he, ‘his is Quene Isode that, outetake my lady youre Quene, she ys makeles.’.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
... And finally, Medicaid to states, I'm not quite sure where that came in, except this, which ...
... except for the really hard questions. ...