Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.
- We don't have time to search every room carefully.
İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- He came to Tokyo in search of employment.
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
- Many men went west in search of gold.
O, kayıp çocuğunu aramak için gitti.
- She went in search of her lost child.
O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.
- She went in search of a doctor for her sick baby.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.