Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to end a hand by laying down one's cards, arranged in melds and deadwood

listen to the pronunciation of to end a hand by laying down one's cards, arranged in melds and deadwood
Englisch - Türkisch

Definition von to end a hand by laying down one's cards, arranged in melds and deadwood im Englisch Türkisch wörterbuch

knock
{f} çarpmak
knock
pokerde eli bitirme
knock
çarpışmak
knock
küt
knock
(Otomotiv) detonasyon
knock
pokerde eli açmak
knock
dövme
knock
vurma sesi

Bir vurma sesi duydun mu? - Did you hear a knock?

Kapıda bir vurma sesi duydum. - I heard a knock at the door.

knock
tak tak
knock
(kapı) çalma sesi
knock
down-drag-out s., k.dili. kıran kırana (dövüş). i., k.dili. kıran kırana dövüş
knock
şidde
knock
{f} vurmak

Biz vurmak üzereydik. - We were just about to knock.

knock
{i} çalma

Tom kapıyı çalmadan odaya girdi. - Tom entered the room without knocking.

Tom kapıyı çalmadan odaya girdi. - Tom came into the room without knocking on the door.

knock
{f} teklemek
knock
{i} darbe

Yerinde olsam çocuğumu bir süre için kendi başına dışarı gönderirdim. Bu noktada birkaç sert darbe ona iyi gelebilir. - I'd send my kid out on his own for a while if I were you. A few hard knocks at this point might do him some good.

Fabrikanın kapanması, şehrin ekonomisine önemli ölçüde darbe etkisi yapacak. - The closure of the factory will have significant knock-on effects for the town's economy.

knock
{f} kapıyı çalmak

Tom bile kapıyı çalmak için rahatını bozmadı. - Tom didn't even bother knocking on the door.

Tom Mary'nin evde olmadığını farkeder etmez kapıyı çalmaktan vazgeçti. - Tom stopped knocking on the door as soon as he realized Mary wasn't home.

knock
argo kusur bulmak
knock
{f} çalmak

Tom bile kapıyı çalmak için rahatını bozmadı. - Tom didn't even bother knocking on the door.

Biz kapı çalmak üzereydik. - We were just about to knock.

knock
{f} sertçe eleştirmek
Englisch - Englisch
knock
to end a hand by laying down one's cards, arranged in melds and deadwood

    Silbentrennung

    to end a Hand by lay·ing Down one's cards, ar·ranged in melds and Dead·wood

    Aussprache

Favoriten