to encourage or heavily exert force or influence

listen to the pronunciation of to encourage or heavily exert force or influence
Englisch - Türkisch

Definition von to encourage or heavily exert force or influence im Englisch Türkisch wörterbuch

pressure
{i} baskı

O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir. - He will never yield to the pressure of a politician.

Baskı altında daha iyi çalışırım. - I work better under pressure.

pressure
basınç

Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır. - The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.

Sağlığın bir basınç ölçeri olarak kan basıncı önemlidir. - Blood pressure is important as a barometer of health.

pressure
{i} basınç, tazyik: atmospheric pressure hava basıncı. high pressure yüksek basınç. low pressure alçak basınç
pressure
basınçlı

Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun? - What are you cooking inside the pressure pot?

pressure
sıkıştırmak (bir kimseyi)
pressure
basış
pressure
baskı yapmak (birine)
pressure
sıkıntı

Büyük bir aileyi geçindirmenin sıkıntıları onunla arayı kapatmak için başlıyor. - The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.

pressure
basma
pressure
sıkma
pressure
{i} sıkışma
pressure
{i} (manevi) baskı: work under
pressure
(fiil) basınç uygulamak, baskılamak, baskı yapmak, zorlamak
pressure
{i} darlık
pressure
manometre
pressure
{f} zorlamak

Seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to pressure you.

pressure
{i} pres
pressure
pressure group hükümete tesir etmeye çalışan nüfuzlu grup
Englisch - Englisch
pressure

Do not let anyone pressure you into buying something you do not want.

to encourage or heavily exert force or influence

    Silbentrennung

    to en·cour·age or hea·vi·ly ex·ert force or in·flu·ence

    Türkische aussprache

    tı enkırîc ır hevıli îgzırt fôrs ır înfluıns

    Aussprache

    /tə enˈkərəʤ ər ˈhevəlē əgˈzərt ˈfôrs ər ˈənflo͞oəns/ /tə ɛnˈkɜrɪʤ ɜr ˈhɛvəliː ɪɡˈzɜrt ˈfɔːrs ɜr ˈɪnfluːəns/
Favoriten