Birbirimizi cesaretlendirmek zorundayız.
- We have to encourage each other.
Tom'u kendi ev ödevini erkenden yapması için teşvik etmek isteyebilirsin.
- You might want to encourage Tom to do his own homework early.
Tatoeba Korpus'taki hataların sayısını azaltmanın bir yolu, insanları sadece kendi anadillerine çeviriler yapmaya teşvik etmek olabilir.
- One way to lower the number of errors in the Tatoeba Corpus would be to encourage people to only translate into their native languages.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
- We had a heart-to-heart talk with each other.
Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Ona yürekten teşekkür ettim.
- I thanked him from the bottom of my heart.
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
- It was a heartbreaking story.
O canı gönülden yaptı.
- He put all his heart and soul into it.
Ben seni gönülden destekliyorum.
- I heartily support you.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.
- Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell him the truth.
Bu, korkaklara göre değil.
- It's not for the faint of heart.
Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.
- I've got a bad heart: coronary artery disease.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
Onu tekrar denemem için beni cesaretlendirdi.
- He encouraged me to try again.
Onun başarısı beni çok cesaretlendirdi.
- His success encouraged me very much.
Kimse onu teşvik etmedi.
- No one encouraged her.
Hiç kimse onu teşvik etmedi.
- Nobody encouraged her.
I encouraged him during his race.
We encourage the use of bicycles in the town centre.
The royal family has always encouraged the arts in word and deed.
... really encourage friendly competition. ...
... to encourage more small businesses to go out there and ...