Tanaka ailesi onlarla yemek yemem için beni davet etti.
- The Tanakas invited me to dine with them.
Tom ebeveynleriyle birlikte yemek yedi.
- Tom dined with his parents.
İyi bir şarap menüleri olsa bile, burada akşam yemeği yemek istemeyeceğim.
- Even if they have a good wine menu, I will not want to dine here.