Komutan müzakere etmeyi reddetti.
- The commander refused to negotiate.
O, bizim birliklerin komutanıdır.
- He is commander of our troops.
O, iyi bir Fransızca hakimiyetine sahip.
- She has a good command of French.
Benim sekreterim iyi bir İngilizce hakimiyetine sahiptir.
- My secretary has a good command of English.
Bridges commanded by a fortified house. (Motley.).