Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu.
- I had no alternative but to document the war crimes.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
- The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.
- The document was distributed to all department heads.
Sami bu dökümanı imzalamak zorunda kalacak.
- Sami will have to sign this document.
Burada ki tek problem, bu dökümanların çevirecek birilerinin olmaması.
- The only problem here is that there isn't anybody to translate these documents.
Tom evrakı Mary'nin masasına koydu.
- Tom put the document on Mary's desk.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
Savaş suçlarını belgelemekten başka seçeneğim yoktu.
- I had no alternative but to document the war crimes.
Lütfen belgeleri bu odadan çıkarma.
- Please don't take the documents out of this room.
Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
- President Lincoln wrote all five of these documents.
A ship should be documented according to the directions of law.
He documented each step of the process as he did it, which was good when the investigation occurred.
... document them, and bring the perpetrators to justice. ...