Onun istifa edeceğine dair bir ihtimal var mı?
- Is there any chance that he'll resign?
Onun geleceğine dair bir ihtimal var mı?
- Is there any chance that he will come?
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.
- Fate is too serious to be left to chance.
Başka kaza risklerini en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another incident.
Tom riske girmek istemedi.
- Tom didn't want to take any chances.
Büyük olasılıkla gelecek.
- There's a good chance that he'll come.
Tom'un Mary'nin ne yaptığını bilmediğine dair iyi bir olasılık var.
- There's a good chance that Tom doesn't know what Mary has done.
Tom denemek istemediğini söyledi.
- Tom said he didn't want to take any chances.
Tom şansını denemek istemiyor.
- Tom doesn't want to take a chance.