to direct, conduct, superintend, rule

listen to the pronunciation of to direct, conduct, superintend, rule
Englisch - Türkisch

Definition von to direct, conduct, superintend, rule im Englisch Türkisch wörterbuch

guide
{f} rehberlik etmek

Ben Nagasaki çevresinde onlara rehberlik etmek için onlarla birlikte gittim. - I went with them so that I could guide them around Nagasaki.

Chicago için rehberlik etmek istiyorum. - I want a guide to Chicago.

guide
{i} rehber

Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim. - I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.

O, saraya kadar bana rehberlik yaptı. - She guided me to the palace.

guide
tırnak
guide
{f} yönlendirmek
guide
{f} götürmek
guide
kılavuzluk etmek
guide
{f} rehberlik et

Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti. - My teacher guided me in the choice of a career.

Size rehberlik etmek için hiçbir ders kitabı cevabının mevcut olmayacağı durumlar olacaktır. - There will be situations where no textbook answer will be available to guide you.

guide
{i} kılavuz

Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim. - I'll act as a guide for you.

Kılavuz mümkün olduğu kadar erken işe koyulsak iyi olur dedi. - The guide said that we had better set out as soon as possible.

guide
{i} model
guide
işaret etmek
guide
{f} sevketmek
guide
(Tıp) Oluklu sonda
guide
{i} rehber kitabı, rehber
guide
{i} örnek
guide
{f} öncülük etmek
guide
{i} danışman
guide
{f} yönetmek, idare etmek
guide
(Askeri) HİZAYA GELMEK, İSTİKAMETE GELMEK: Yürüyüşte diğer bir şahıs, birlik veya cisimden, yerine göre, hizaya gelmek veya istikamet almak. Ayrıca bakınız: "alignment"
Englisch - Englisch
{v} guide