Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.
- Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Çocuklar kumda çukur kazmayı severler.
- Children love to dig in the sand.
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
- One man was seen digging with his bare hands.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
- This machine can dig giant holes.
Köpek bir çukur kazıyordu.
- The dog was digging a hole.
Tom'un bir ayağı çukurda.
- Tom has one foot in the grave.
Onun bir ayağı çukurda.
- He's got one foot in the grave.
Başkanın ciddi sorumlulukları var.
- The president has grave responsibilities.
O, ciddi şekilde kalabalığa hitap etti.
- He addressed the crowd gravely.
Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
Fadıl, işaretsiz bir mezara gömüldü.
- Fadil was buried in an unmarked grave.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı.
- Dan was struck and gravely injured by a truck.
Babasının mezarını ziyaret etmek Tom için çok önemlidir.
- It's very important for Tom to visit his father's grave.
Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
- The international situation is becoming grave.
Bütün hayatım boyunca böyle kasvetli bir mezarlık görmedim.
- Never in all my life have I seen such a dreary graveyard.
She is going to dig into Egyptian basket-weaving this semester.
... to fill up the hole. Two billion dollars to dig a hole and to fill it up. I can't ...
... one, but I really wanted to just get it out of the way so we could dig into the real meat ...