Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?
- Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
Tom o adamın kızıyla adamın işini miras alacağı vaadi ile evlenmeyi kabul etti.
- Tom agreed to marry that man's daughter with the promise that he'd inherit the man's business.
Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
- My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
Genlerimizi ebeveynlerimizden devralırız.
- We inherit our genes from our parents.
Onun gayrimenkulünü devralacağım.
- I will inherit his estate.