Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the gathering because of rain.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.
- I don't know why the meeting was postponed.