Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.
- The suspect wanted to avoid being arrested.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
- Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
- I swerved to avoid hitting a skunk.
Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
- Sami fled to Egypt to avoid arrest.
Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
- Take lots of vitamin C to avoid catching cold.