to decease

listen to the pronunciation of to decease
Englisch - Türkisch

Definition von to decease im Englisch Türkisch wörterbuch

death
ölüm

Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür. - Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death.

Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir. - You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.

decease
{f} vefat etmek
decease
ölmek
decease
ölüm
death
{i} ecel
death
deathcup çok zehirli bir çeşit mantar
death
{i} tükeniş
death
{i} ölme

Teslim olmak zorundaysam, ölmeyi tercih ederim. - If I had to surrender, I'd rather choose death.

Jane doğal bir ölümle ölmedi. - Jane didn't die a natural death.

death
(Tıp) ölü

İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur. - A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.

Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür. - Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death.

death
son

Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir. - You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.

O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi. - He took care of the business after his father's death.

death
yıkım

Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular. - They caused an untold amount of death and destruction.

Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi. - The war brought about death and destruction in the city.

decease
ölme
decease
öl

Fadıl evinde ölü bulundu. - Fadil was found deceased in his apartment.

İmparator ölülerin ruhları için dua etti. - The Emperor prayed for the souls of the deceased.

decease
vefat
death
defin ruhsatı
death
(Tıp) Ölüm. mors, exitus
death
katil
death
deathbed ölüm döşeği
death
öIüm
death
death certificate ölüm ilmuhaberi
death
deathblow öIdürücü darbe
death
death duty veras
death
ölüme sebebiyet veren şey
death
öIme
decease
öIme
decease
öIüm
decease
rahmetli

Sık sık rahmetli annemi düşünüyorum. - I often think about my deceased mother.

O, rahmetli babamın bir portresidir. - It's a portrait of my deceased father.

decease
öImek
Englisch - Englisch
to die
Departure, especially departure from this life
{n} a departure from life, death, demise
{v} to depart from or quit life, to die
{i} act of dying
death
the event of dying or departure from life; "her death came as a terrible shock"; "upon your decease the capital will pass to your grandchildren"
Departure, especially departure from this life; death
pass from physical life and lose all all bodily attributes and functions necessary to sustain life; "She died from cancer"; "They children perished in the fire"; "The patient went peacefully"
{f} die, depart from life, pass away
To depart from this life; to die; to pass away
to decease

    Silbentrennung

    to de·cease

    Türkische aussprache

    tı dîsis

    Aussprache

    /tə dəˈsēs/ /tə dɪˈsiːs/
Favoriten