Şu anda bu hastalığı tedavi etmek tıbben mümkün değildir.
- At present it is medically impossible to cure this disease.
Doktorlar onu tedavi etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı.
- Doctors did everything they could to cure him.
O tamamen tedavi edilemez.
- It cannot be completely cured.
Onun hastalığını tedavi edebilecek herhangi bir doktor yoktu.
- There was no doctor who could cure her illness.
Onun hastalığının bir çaresi yoktur.
- His illness is without a cure.
Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.
- There's a cure for everything, except death.
Onun hastalığının bir çaresi yoktur.
- His illness is without a cure.
Deneyelim ve bir çare bulalım.
- Let's try and find a cure.
Nezlemi bu ilaçla tedavi ettim.
- I cured my cold with this medicine.
Hiçbir ilaç bu hastalığı tedavi edemez.
- No medicine can cure this disease.
O, hiçbir zaman senin baş ağrını tedavi etmeyecek.
- It will cure you of your headache in no time.
Doktor kanseriyle ilgili onu tedavi etti.
- The doctor cured him of his cancer.
Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
- This information may help you find a cure.
Antik Germen kabileleri hastalıkları tedavi etme girişimlerinde şifalı otlar kullanırdı.
- Ancient Germanic tribes used medicinal herbs in their attempts to cure diseases.
The appropriator was the incumbent parson, and had the cure of the souls of the parishioners.
... They can find the cure for something. ...
... treatment deemed to be inadequate for cure. ...