Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.
- I want to believe there's still a chance for us to be happy together.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- It so happened that I rode in the same train with him.
Ben New York'ta iken, tesadüfen eski arkadaşımla karşılaştım.
- When I was in New York, I happened to meet my old friend.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.