Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
- He didn't have enough experience to cope with the problem.
Yaşamak için yemelisin.Yemek için yaşamamalısın.
- You must eat to live. You must not live to eat.
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
- You have to cope with those difficult problems.
Futbol maçı öğleden sonra saat beş'te canlı yayınlanacak.
- The soccer game will be transmitted live at five p.m.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.
- A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Dan radyoda canlı çaldı.
- Dan played live on the radio.
Büyükbabam 90 yaşında ve çok canlı.
- My grandfather is 90 years old and very lively.
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
- The cat was playing with a live mouse.
Zor durumlarla başa çıkamıyor.
- He can't cope with difficult situations.
O zorluklarla iyi başa çıkar.
- He will cope well with difficulties.
Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
- He didn't have enough experience to cope with the problem.
I can't live in a world without you.
I wanted to become a finish carpenter, but I just couldn't cope.
... person to cope with. ...
... things that you can do in order to cope ...