to contend; to strive violently; to fight

listen to the pronunciation of to contend; to strive violently; to fight
Englisch - Türkisch

Definition von to contend; to strive violently; to fight im Englisch Türkisch wörterbuch

war
{i} harp

O, Amerika'nın Deniz Harp Okulunun başkanıydı. - He was head of America's Naval War College.

war
savaş

O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü. - He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.

Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir. - Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.

war
mücadele

Sonuna kadar mücadeleye devam edilecekti. - The war would be fought to the end.

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.

war
savaşmak

Bush Orta Asya petrolünü kontrol etmek için savaşmak istemiyor. - Bush doesn't want to make wars in order to control Central Asian oil.

Savaşmak istiyorsa bir savaşı var. - If she wants a war, she's got a war.

war
kavga
war
{i} savaş, harp, muharebe
war
{f} düşman olmak
war
{f} (ile) savaşmak, mücadele etmek
war
(Askeri) HARP: İki veya daha çok muhasım kuvvet arasında yapılan ve birbirlerine siyasi emellerini kabul ettirme maksadı güden silahlı çatışma
war
savaşım
war
{f} (against/with)
war
muharebe etmek
war
{i} uğraşma
war
war crime savaş suçu
war
çatışma

Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez. - Losing a battle doesn't mean losing the war!

Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı. - The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union.

war
war cloud savaş bulutu
war
harp etmek
Englisch - Englisch
war
to contend; to strive violently; to fight
Favoriten