to confirm, prove true, justify, enter

listen to the pronunciation of to confirm, prove true, justify, enter
Englisch - Türkisch

Definition von to confirm, prove true, justify, enter im Englisch Türkisch wörterbuch

verify
{f} doğrulamak

Tom bunu doğrulamak zorunda kalacak. - Tom is going to have to verify this.

Bunu doğrulamak için bir yolun yok. - You have no way to verify it.

verify
doğrusunu saptamak
verify
(Bilgisayar) sınama
verify
(Bilgisayar) onayla
verify
doğrula

Bize söylediğin her şey doğrulamam gerekiyor. - I need to verify everything you've told us.

Polis Tom'un mazeretini doğrulayabildi. - The police were able to verify Tom's alibi.

verify
tekşirmek
verify
soruşturmak
verify
onaylamak
verify
tahkik etmek
verify
kanıtlamak
verify
tahkik etmek tetkik etmek
verify
doğrulamak doğrulama, sınama
verify
{f} gerçekleştirmek
verify
{f} doğrulamak, gerçeklemek, teyit etmek, tasdik etmek
verify
(Askeri) TAHKİK, TASDİK ETMEK, DOĞRULAMA: 1. Çekilen bir mesajın anlamını ve şeklinin kaynağının amacını tam bir şekilde ifade etmesin temin etmek. 2. Gözcünün atış bilgilerini yeniden gözden geçirip, kendisine bildirilmesi için atış kontrol merkezinden yaptığı istek
verify
sağlamak (doğruluğunu)
verify
verifiable gerçekliği ispat edilebilir
verify
tahkiki mümkün
verify
Doğruluğunu Sağlamak
Englisch - Englisch
{v} verify
to confirm, prove true, justify, enter
Favoriten