to conceive; to imagine

listen to the pronunciation of to conceive; to imagine
Englisch - Türkisch

Definition von to conceive; to imagine im Englisch Türkisch wörterbuch

conceit
kibir

Tom kibirli, değil mi? - Tom is conceited, isn't he?

Tom çok kibirli, değil mi? - Tom is very conceited, isn't he?

think
düşünmek

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil. - I cannot help thinking that my son is still alive.

think
{f} düşün

Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür. - The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.

Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum. - I think he is Mr Brown.

think
mütalaa etmek
conceit
tafra
conceit
kendini beğenmiş

Onun kendini beğenmiş tavrı beni deli ediyor. - His conceited attitude makes me mad.

Tom oldukça kendini beğenmiş, değil mi? - Tom is quite conceited, isn't he?

conceit
kurum
conceit
özünü beğenmişlik
think
tahmin etmek

Ne düşündüğünü tahmin etmek mümkün değil. - There is no telling what he is thinking.

think
ölçünmek
conceit
{i} şımarıklık
conceit
{i} kendini beğenme, kibir, gurur
conceit
self kendini beğenmişlik
conceit
{i} fikir
conceit
fantazi kavram
conceit
{i} düşünce

O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu. - He is so full of conceit that everybody dislikes him.

conceit
{i} kendini beğenme
Englisch - Englisch
think
conceit
to conceive; to imagine
Favoriten