En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Tam cümleler istiyoruz.
- We want complete sentences.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
Çabucak bu resmi tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı.
- The work was completed in under half an hour.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Yazdan önce onu tamamlamalıydım.
- I should have completed it before summer.
Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
- The album will have been completed by next July.
Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
- The new railway is not completed yet.
Televizyon ve gazeteler tamamlayıcı rol oynuyorlar.
- Television and newspapers play complementary roles.
Tam geçişsiz fiiller ne tümleç ne de nesne alır.
- A complete intransitive verb takes neither complement nor object.
He completed the assignment on time.
We were totally exhausted from the five-hour trip.
- We were completely exhausted from the five-hour trip.
I feel like a total idiot.
- I feel like a complete idiot.
... the likelihood they'll complete the course is vastly higher because any ...
... So in my life I've had two great passions. First is to help complete Einstein's dream ...