to compel to silence; to cause to be still; to still; to hush

listen to the pronunciation of to compel to silence; to cause to be still; to still; to hush
Englisch - Türkisch

Definition von to compel to silence; to cause to be still; to still; to hush im Englisch Türkisch wörterbuch

silence
{f} susturmak

Tom Mary'yi susturmak için elini kaldırdı. - Tom held up his hand to silence Mary.

silence
sessizlik

Biz bir süre sessizlik içinde birlikte oturduk. - We sat together in silence for some time.

Bir an bir sessizlik vardı. - There was silence for a moment.

silence
{ü} susun
silence
sessizleştirmek
silence
susma

Konuşma gümüştür ama susma altındır. - Speech is silver, but silence is golden.

Sami, Leyla'nın susmasını istedi. - Sami wanted Layla silenced.

silence
sır saklama
silence
dinginlik
silence
ketumiyet
silence
{f} bastırmak
silence
{i} sır tutma
silence
ateş kesmeye mecbur etmek
silence
{i} sükut

Söz gümüşse, sükut altındır. - Speech is silver, silence is golden.

Söz gümüşse sükût altındır. - Speech is silver, but silence is golden.

silence
Silence gives consent Sükut ikrardan geli
silence
{i} ses çıkarmama
silence
sükunet
silence
sesini kestirmek
silence
(fiil) susturmak, bastırmak, ateşkese zorlamak
silence
zikretmeyiş
Englisch - Englisch
silence
to compel to silence; to cause to be still; to still; to hush
Favoriten