Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
O, övgünün kılık değiştirmiş bir hiciv olduğunu fark etmedi.
- He was not aware that the praise was a satire in disguise.
Herkes kendi yaptığıyla övünür.
- Every fox praises its tail.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Mary'yi övmeyi seviyorum.
- I like to praise Mary.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.