O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Nancy asla zamanında varmaktan geri kalmaz.
- Nancy never fails to arrive on time.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Erken gelmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to arrive early.
Ben gelmek istiyorum.
- I would like to arrive.
Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
- You should arrive at school before nine.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
- We waited but he failed to arrive.
Tom Mary'nin onun partisine gelmek istediğini duyduğunda gerçekten memnun oldu.
- Tom was really glad to hear that Mary wanted to come to his party.
Yarın gelmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to come tomorrow.