to cause to spread in another part of the world

listen to the pronunciation of to cause to spread in another part of the world
Englisch - Türkisch

Definition von to cause to spread in another part of the world im Englisch Türkisch wörterbuch

export
dışarıya vermek
export
dışarıya aktarmak
export
(Bilgisayar) gönder
export
ihraç

Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir. - Australia exports a lot of wool.

Tom JPEG dosyaları nasıl ihraç edeceğini bulamadı. - Tom couldn't figure out how to export JPEG files.

export
ihraç etmek

Ne ihraç etmek istiyorsunuz? - What would you like to export?

Amerika Birleşik Devletleri milyarlarca dolar değerinde yolcu uçakları ihraç etmektedir. - The U.S. exports billions of dollars' worth of passenger airplanes.

export
ihraç malı
export
ihracat yapmak
export
{f} ihraç et

Malları gizlice ihraç etmeye devam ettiler. - They continued to export goods secretly.

ABD'nin Çin'e ihraç ettiği başlıca ürün soya fasülyesiydi. - The top U.S. export to China was soybeans.

export
{i} ihracat

Yurtdışı gıda ihracatları tarım dayanaklarından biridir. - Overseas food exports are one of the mainstays of agribusiness.

İhracat işi iyi yapılmıyor. - The export business isn't doing well.

export
ihraç etme

Ne ihraç etmek istiyorsunuz? - What would you like to export?

Malları gizlice ihraç etmeye devam ettiler. - They continued to export goods secretly.

export
{f} ihraç etmek, (malı) yurtdışına satmak; dışarıya mal göndermek, ihracat yapmak
export
{i} dışsatım
export
ihraç malı/ihracat
export
{f} dışarıya satmak
export
ihraç edilen
Englisch - Englisch
export
to cause to spread in another part of the world

    Silbentrennung

    to cause to spread in an·oth·er part of the world

    Türkische aussprache

    tı kôz tı spred în ınʌdhır pärt ıv dhi wırld

    Aussprache

    /tə ˈkôz tə ˈspred ən əˈnəᴛʜər ˈpärt əv ᴛʜē ˈwərld/ /tə ˈkɔːz tə ˈsprɛd ɪn əˈnʌðɜr ˈpɑːrt əv ðiː ˈwɜrld/
Favoriten