to cause to become; to bring about

listen to the pronunciation of to cause to become; to bring about
Englisch - Türkisch

Definition von to cause to become; to bring about im Englisch Türkisch wörterbuch

get
(fiil) almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; yaptırmak, ettirmek, etmek; kavramak, anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
get
sızmak
get
çanına ot tıkamak
get
hızlanmak
get
{f} gelmek

Bill ve John çene çalmak için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar. - Bill and John like to get together once a month to shoot the breeze.

Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar. - Bill and John like to get together once a month to chat.

get
gebe
get
mat etmek
get
yemek

Yalnız yemek yemeye alışıyorum. - I'm getting used to eating alone.

Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın. - You will soon get used to eating Japanese food.

get
ulaşmak

Tom çatıya ulaşmak için merdivene tırmandı. - Tom climbed up a ladder to get to the roof.

Adaya ulaşmak onlar için zordu. - It was hard for them to get to the island.

get
çıkarmak

Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı. - Tom opened the trunk to get the spare tire.

Tom'u oradan çıkarmak zorundayız. - We have to get Tom out of there.

get
varmak

Hava kararmadan önce eve varmak istiyorsan, acele etsen iyi olur. - You'd better hurry up if you want to get home before dark.

Oraya varmak ne kadar sürer? - How long will it take to get there?

get
hazırlamak

Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşguldü. - Mother was busy getting ready for dinner.

Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul. - Mrs. West is busy getting breakfast ready.

get
gidip almak
get
{f} yaptır+e
get
bulmak

Neredeyse öğrenmek isteyebileceğin her dilde yerli konuşurlar tarafından hazırlanmış ses dosyalarını bulmak kolaylaşıyor. - It's getting easier to find audio files by native speakers for almost any language you might want to study.

İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın. - You've got to get a steady job.

get
{f} başlamak

İlerlemenin sırrı başlamaktır. - The secret of getting ahead is getting started.

Şimdi sakıncası yoksa başlamak istiyorum. - Now if you don't mind, I'd like to get started.

get
{f} açığını bulmak
get
{f} canına okumak
Englisch - Englisch
get
to cause to become; to bring about
Favoriten