to cause to be done quickly

listen to the pronunciation of to cause to be done quickly
Englisch - Türkisch

Definition von to cause to be done quickly im Englisch Türkisch wörterbuch

hurry
{f} acele etmek

Acele etmek zorunda değilsiniz. - You don't have to hurry.

Acele etmek için herhangi bir büyük neden var gibi görünmüyor. - It doesn't look like there's any big reason to hurry.

hurry
{i} acele

Buradan aceleyle ayrıldı. - She left here in a hurry.

Acele et. Okula geç kalacaksın. - Hurry up. You'll be late for school.

hurry
{i} telaş

John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu. - John was in such a hurry that he had no time for talking.

Misafirlerimiz bir telaş içindeler. - Our guests are in a hurry.

cause to be
neden olmak
hurry
ivedilenmek
hurry
ivmek
hurry
çabuklaştırmak
cause to be
neden ol
hurry
acele ettirmek
hurry
aceleyle gitmek/göndermek
hurry
acele ile göndermek
hurry
{f} acele et

Acele et, yoksa treni kaçıracaksın. - Hurry, or you'll miss the train.

Acele et, yoksa treni kaçıracaksın. - Hurry up or you'll miss the train.

hurry
hurr telaşlan/telaşlandır
hurry
(fiil) acele etmek, hızlandırmak, aceleye getirmek, acele ettirmek, sıkıştırmak, çabuk olmak
hurry
{ü} hızlan

İşi hızlandırmak zorunda kaldım. - I had to hurry the work.

hurry
telâşla
hurry
{f} aceleyle götürmek/getirmek
hurry
{f} aceleye getirmek
Englisch - Englisch
hurry
to cause to be done quickly

    Silbentrennung

    to cause to be done quick·ly

    Türkische aussprache

    tı kôz tı bi dʌn kwîkli

    Aussprache

    /tə ˈkôz tə bē ˈdən ˈkwəklē/ /tə ˈkɔːz tə biː ˈdʌn ˈkwɪkliː/
Favoriten