Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
- Tom was lucky to grow up bilingual.
Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
- If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
- Plants need sunlight to grow.
Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
- The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
- The tree stopped growing.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
- Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
- Tom has been growing a beard all summer.
Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum.
- I want to be somebody when I grow up.
Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.
- When I grow up, I want to be an English teacher.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
- My father's hobby is growing roses.
Burada yiyecek yetiştirmek zor.
- It's difficult to grow food here.