İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir.
- With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
Bu çatışmayı çözmek imkansız.
- It is impossible to resolve the conflict.
Yakında durumu çözebileceğini umuyorum.
- I hope that you are able to resolve the situation soon.
O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
- He made a resolve to stop smoking.
O, üniversiteye gitmeye karar verdi.
- She resolved on going to college.