to cause (things or people) to be separate

listen to the pronunciation of to cause (things or people) to be separate
Englisch - Türkisch

Definition von to cause (things or people) to be separate im Englisch Türkisch wörterbuch

separate
ayırmak

Telleri ayırmak zorunda kalacağız. - We'll have to separate the wires.

Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir. - It is not always easy to separate right from wrong.

separate
ayrı

Biz ayrı hesaplar istiyoruz. - We'd like separate checks.

Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli. - This is important enough for separate treatment.

separate
{f} ayırt etmek
separate
{f} ayrıştırmak
separate
{f} ayrı yaşamak
separate
ayrılma

Dil kültürden ayrılmaz. - You can't separate language from culture.

Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu. - He didn't like being separated from his family.

separate
(Kanun) bölünmüş
separate
{f} ayır

Guangdong'u Guangxi'den ne ayırıyor? - What separates Guangdong from Guangxi?

Dili kültürden ayıramazsınız. - You can't separate language from culture.

separate
(karı koca) ayrı yaşamak
separate
ayırma işareti
separate
{f} dağılmak
separate
ayırma

Siyaseti dinden ayırmalıyız. - We must separate politics from religion.

Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur. - It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.

separate
(Askeri) AYIRMAK, BÖLMEK: Bir şeyi başka bir şeyden ayırmak
separate
{s} tek başına olan
separate
tefrik olunmak
separate
(fiil) ayırmak, bölmek, dağılmak, ayırt etmek, ayrıştırmak, kaymağını almak, ayrılmak, ayrı yaşamak, ayrışmak, kopmak, çıkmak
separate
separately ayrı ayr
separate
{s} ayrı, ayrılmış
Englisch - Englisch
separate
to cause (things or people) to be separate
Favoriten