Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- A hammer was used to break the window.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Çalışmalarımda bir mola sırasında televizyon izledim.
- I watched television during a break in my studies.
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
- I slept a little during lunch break because I was so tired.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- I left home without having breakfast yesterday.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Plastik kolayca kırılmaz.
- Plastic does not break easily.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everyone has a breaking point.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Please be careful not to break this vase.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
I've got to break this habit I have of biting my nails.