Sözlerinizi yerine getirmek için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- You should do your best to carry out your promises.
Onun için planı uygulamak kolay.
- It is easy for him to carry out the plan.
Şu anda yapmak zorunda olduğun en önemli şey planı uygulamaktır.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
Şu anda yapmak zorunda olduğun en önemli şey planı uygulamaktır.
- One of the most important things you have to do right now is to carry out the plan.
Onun teklifini gerçekleştirmelisin.
- You should carry out his offer.
O, planını gerçekleştiremedi.
- He could not carry out his plan.
Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
- They sang on the stage in turn.
The Boy was going to the seaside to-morrow. Everything was arranged, and now it only remained to carry out the doctor's orders.
And so the little Rabbit was put into a sack with the old picture-books and a lot of rubbish, and carried out to the end of the garden behind the fowl-house.
... back on its feet all by ourselves. What we can do as we carry out our military strategy ...
... with nato allies to carry out to narrow missions ...