Bir günlük tutmak da bize günlük yaşantımızı yansıtmak için bize bir şans verir.
- Keeping a diary also gives us a chance to reflect on our daily life.
Pitaya'nın ortak İngilizce adı dragon fruit birçok Asya dillerinde onun argo adını yansıtmaktadır.
- The pitaya's common English name of dragon fruit reflects its vernacular name in many Asian languages.
Tom aynada kendi yansımasını gördü.
- Tom saw his reflection in the mirror.
Camda yansımamı gördüm.
- I saw my reflection in the window.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Gözlerin sesimin yankısını yansıtıyor.
- Your eyes reflect the echo of my voice.
Düşünmek için zaman ayırın.
- Take the time to reflect.
Onu iyice düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.
- I need a little time to reflect upon it.