Onlar onu güçlü bir erkeğin cesur hareketi olarak gördüler.
- They saw it as the brave act of a strong man.
Güvenli bir mesafeden cesur olmak kolaydır.
- It is easy to be brave from a safe distance.
Tom gerçekten cesur, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Böyle bir şey söylemen cesurca.
- It is courageous of you to say such a thing.
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Tom gerçekten yürekli, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom inanılmaz yürekliydi.
- Tom was amazingly courageous.
Kahramanlık büyük bir erdemdir.
- Bravery is a great virtue.
Eski insanlar kahramanlık hikayelerini anlatmaktan hoşlanmışlar.
- Ancient people liked to tell stories of bravery.
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Tom gerçekten gözüpek, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom gerçekten korkusuz, değil mi?
- Tom is really courageous, isn't he?
Tom cesur ve korkusuz.
- Tom is courageous and fearless.
After braving tricks on the high-dive, he braved a jump off the first diving platform.
... feeling brave enough. ...
... But some of my patients started getting really brave. ...