Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- In my opinion, German is the best language in the world.
Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- I'll do my best on the test.
Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
- I will do my duty to the best of my ability.
Sadece yapabileceğinin en iyisini yap.
- Just do the best you can.
Yapabileceğinin en iyisini yaptın.
- You've done the best you can do.
En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.
- Take the one you like best, whichever it is.
En çok bu kitabı seviyorum.
- I like this book best.
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job the best he could.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
- What's the best way to get in touch with you?
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.
... were the best-dressed. ...
... the rank-ordered best way to invest money ...