Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.
- If looks could kill, I'd be dead by now.
Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
- She has an absent look on her face.
Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
- My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
- She wears high heels to make herself look taller.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
- She asked me to look after her baby in her absence.
Erkekler erkeksi görünmek isterler.
- Men like to look masculine.
Daha olgun görünmek için sakal uzattı.
- He grew a beard to look more mature.
O bana baktı ve gülümsedi.
- He looked at me and smiled.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to look out for Tom.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
- I have an obligation to look out for Tom's interests.
Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
- No, thank you. I'm just looking around.
Sözlükte o sözcüğe bakın.
- Look that word up in the dictionary.