Uygun olmayan bir şey devam ediyordu.
- Something improper was going on.
Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.
- It is improper to impose sanctions upon the union.
Uygunsuz davrandığımı mı düşünüyorsun?
- Are you suggesting I behaved improperly?
O, hatalı kullanımla makineyi bozdu.
- With improper use, he damaged the machine.