to become firm; stabilise

listen to the pronunciation of to become firm; stabilise
Englisch - Türkisch

Definition von to become firm; stabilise im Englisch Türkisch wörterbuch

firm
{s} sabit
firm
sert
firm
{s} sıkı

O kolunu sıkıca kavradı. - He clutched her arm firmly.

Sıkı bir tokalaşmayla ayrıldılar. - They parted with a firm handshake.

firm
{i} şirket

Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi. - After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.

Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır. - International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.

firm
(Ticaret) işletme
firm
(Ticaret) kati mukavele
firm
kaymayan
firm
sarsılmaz
firm
değişmeyen
firm
dayanıklı
firm
{i} ekip
firm
{f} canlanmak (piyasa)
firm
sıkıca

O kolunu sıkıca kavradı. - He clutched her arm firmly.

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. - She pressed her lips firmly together.

firm
pek

İlk kez, onunla pek sıkı değildi. - The first time, she wasn't very firm with him.

firm
{f} pekiştirmek
firm
{s} metin
firm
firmly metanetle
firm
{f} pekişmek
firm
{s} kararlı

Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi. - I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.

firm
{s} kesin

Ben işkenceye kesin olarak karşıyım. - I'm firmly opposed to corporal punishment.

Ben buna kesin bir biçimde karşıyım. - I am firmly opposed to this.

Englisch - Englisch
firm
firm
to become firm; stabilise
Favoriten