to beat, to throb, to flash

listen to the pronunciation of to beat, to throb, to flash
Englisch - Türkisch

Definition von to beat, to throb, to flash im Englisch Türkisch wörterbuch

pulse
(Biyoloji) nabız

Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var. - Body temperature rising, pulse rising ... he's in a state of oxygen deficiency.

Hastanın artık bir nabız atışı yok. - The patient doesn't have a pulse anymore.

pulse
{i} sinyal
pulse
radyo sinyali
pulse
(Askeri) pals
pulse
vuru
pulse
bakliyat

2016 uluslararası bakliyat yılıdır. - 2016 is the International Year of Pulses.

2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi. - 2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly.

pulse
nabız gibi atmak
pulse
darbe
pulse
Atım
pulse
{i} nabız, nabız atışı
pulse
çarp
pulse
{f} titremek
pulse
(Tıp) Nabız, pulsus
pulse
{i} baklagiller
pulse
vuruş baklagiller
pulse
(isim) nabız, nabız atışı, niyet, eğilim, titreşim, vuruş [müz.], baklagiller, bakliyat
pulse
umumi eğilim
pulse
nabız atması
pulse
bakliyat/vuruş/nabız
pulse
(fiil) atmak, çarpmak, titreşmek, titremek
Englisch - Englisch
pulse

In the dead of night, all was still but the pulsing light.