O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
- He came only as a witness to the light.
Tanık onun adını açıkladı.
- The witness stated his name.
Aslında trafik kazasına şahit olmadım.
- Actually, I did not witness the traffic accident.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.
Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.
- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.