Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.
- The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.
Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
- I was worried about his health.
Gerçekten kaygılı görünüyorsun.
- You look really worried.
O, noeli hastanede harcamak zorunda kalmak hakkında çok kaygılıydı.
- He was very worried about having to spend Christmas in the hospital.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Endişeli olmak elimde değil.
- I can't help being worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey hakkında gerçekten üzgün.
- It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
- Tom looked worried about the result of an English test.
... have that interest. So you should never be worried about ...
... You can never be worried about playing against a team. ...