Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
- Freedom is useless unless you use it.
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
- John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Bilgi oldukça faydasızdı.
- The information was quite useless.
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
- It's useless to translate things that people don't want to say.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Neden okulda çok fazla kullanışsız şey öğreniyoruz?
- Why do we learn so much useless stuff in school?
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.
... likely, because you can publish some useless paper-- ...
... and most papers are pretty useless-- ...